Ebru sanatının ilk nerede ve ne zaman ortaya çıktığı tam olarak bilinmemekle birlikte, 13. ve 14. yüzyıllarda Orta Asya ve İran civarlarında ebru yapıldığı bilinmektedir. Daha öncesinden bir kanıt olmadığı için de biz ebrunun doğuş yerini Türkistan civarları ve 13. yüzyıl olarak kabul ediyoruz. Bunun böyle olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü tüm sanatsal ve kültürel aktiviteler, dünyanın merkezi olan doğu coğrafyasında doğmuş ve bir vesileyle batıya doğru taşınmıştır. Bu vesilelerin başında da İpek Yolu ile kültürel öğelerin dünyanın geri kalanına yayılmasıdır.

[better-ads type=”banner” banner=”1300″ campaign=”none” count=”2″ columns=”1″ orderby=”rand” order=”ASC” align=”center” show-caption=”1″ lazy-load=””][/better-ads]

               Tarihi tespit edilmiş en eski ebru eseri 1447 yılına aittir, yani Osmanlı dönemine. Ebru sanatının zirve yaptığı devir de Osmanlı devridir. Osmanlı döneminde onlarca ebruzen yetişmiş, ebru ile süslenen kağıtlar çeşitli yazışmaların zemini olarak kullanılmıştır. Bu, hem yazışmaların daha latif bir halde devam etmesini sağlamış, hem de kağıtların dayanıklılığını arttırarak tahrifatını önlemiştir.

                Belgelerle sabit en eski ebru sanatçısı Mehmet Efendi’dir. Ancak en bilinen ebru sanatçısı, 16. yüzyılda yaşamış Hatip Mehmet Efendi, ilk ebru sanatçısı Mehmet Efendi ile birbirine karıştırılmaktadır. Oysa ikincisi birincisinden çok daha ünlü ve başarılı olmuştur ve bugün bir ebru türüne adı verilmiştir.

                Ebrunun yapılışına bakacak olursak, kitre (keven bitkisi öz suyu) ile yoğunlaştırılan suyun üzerine ebru için özel olarak hazırlanan boyalarla bir resim yapılmasına, bu resim tamamlandıktan sonra resmin su yüzeyinden kağıda geçirilmesine dayanmaktadır. Oldukça ince bir işçilik ve el becerisi isteyen ebru, amatör anlamda uğraşanlar için de bir eğlence ve ruh dinlencesi imkanı sunmaktadır.

                Resmin su yüzeyine yapılıyor olması, birçoğunun aklına şu soruyu getirmektedir: Boya suyun içinde niye dağılmıyor ve dibe çökmüyor? Bunun nedeni kitre denen maddenin suya karıştırılması ve suyun yoğunlaşması ile ilgilidir. Ayrıca özel ebru boyasının içerisine öd katılarak boyanın dağılması ve çökmesi engellenmektedir.

                Görüldüğü üzere ebru sanatı, gerek malzemelerinin hazırlanılışı, gerekse icra edilişi bakımından hem ustalık, hem de emek ister. Ancak gerekli emek verildiğinde de insanı mutlu eden, gamı kederi bünyeden uzaklaştıran bir uğraştır. Ayrıca son yıllarda Türkiye’nin reklam unsurlarından yapılmaya çalışan ebru, dünyanın dört bir yanında elçilikler ve Türk temsilciliklerince tanıtılmaya çalışılmaktadır.