EUROVİSİON ŞARKI YARIŞMASI
Avrupa ülkeleri, yüzyıllar boyunca savaşmış, birbirlerini bombalamışlar ve kötülemişlerdir. Zaman içinde özellikle Rönesans ile birlikte bu durum tam tersine dönmüş ve artık Avrupa’daki ülkeler can ciğer dost olmuşlardır. Şu anda balaylarını yaşayan Avrupa Birliği ülkeleri, 1950’li yıllara kadar bu tutumlarını sürdürmüşler, ortak dil, din ve para birliğine geçerek belki de süper güç ülkelere de bir gözdağı vermişlerdir. İşte tam bu yıllarda, Avrupa’daki birlikteliğe birde yayın birliğini eklemek isteyen, Türkçe’si “Avrupa Yayın Birliği” olan “European Broadcoasting Union” adlı bir kurum tarafından, ilki 1956 yılında İsviçre’de yapılan ve yine aynı ülkenin şarkısının birinci seçildiği Eurovision Şarkı Yarışmaları düzenlenmeye başlanmıştır.
Eurovision’a ilk kez 1975 yılında Semiha Yankı’nın “Seninle Bir Dakika” isimli parçasıyla katıldık ve kötü bir sonuçla, sonunculukla ülkemize döndük.Daha sonra Nilüfer, Ajda Pekkan, MFÖ gibi şu an popüler bir çok grup ve şarkıcıyla denemelerimiz oldu ama yine elimiz boş döndük.
Eurovision, herhalde yarışmaya katılan ülkeler arasında en çok Türkiye’nin gurur meselesi haline dönüşmüştür. Avrupa’da her zaman çirkin ördek yavrusu muamelesi gören Türkiye’nin başarı beklediği bir kaç daldan olan müzikte de kötü sonuçlar alması, zaten sinirli olan Türk halkını iyice çıldırtmış ve umutsuzluğa düşürmüştür. Uzun yıllar boyunca Eurovision’dan umduğunu bulamayan Türkiye, son 7–8 yıl içinde az da olsa ilerlemeler kaydetmiş ve sıralamada yukarılara tırmanmıştır.2003 yılında Sertab Erener, çok büyük risk alarak, sözleri ve müziği Demir Demirkan’a ait olan “Every Way That I Can” isimli parçayı Letonya’nın başkenti Riga’da seslendirmiş ve Türkiye’yi Dünya Kupası’ndan bir yıl sonra bu sefer müzik alanında sevince boğmuştur. Aynı yarışmada kendilerine çok güvenen fakat ancak üçüncü olabilen dünyaca ünlü “Tatoo” grubu ise avucunu yalamıştır.