Orta Dünya Mitolojisi
Büyük üstad Tolkien diyor ki;
“Periler diyarı tehlikeli bir ülkedir.
Bu diyarda ihtiyatsızlar için tuzaklar ve
Fazla cesur olanlar içinde zindanlar vardır.
Bunu bilmelisiniz.”
Başlangıçta Eru vardı…
Başlangıçta Eru vardı. Tek ve yüce olan(Tanrı). Ve o Ainur’u(Valar) yarattı. Ainur’un yaptığı müzikle Eru Arda’yı (Dünya) yaratarak oraya önce ilk çocukları olan Eldar(elfler) daha sonrada ikinci çocukları olan Edain’i (insanlar) gönderdi.
İlk gelen Iluvatar’ın(Eru) en sevdiği çocukları olan Eldar ölümsüzdü ve bir çok meziyetle donatılmıştı. İlk doğuşta karanlığa düşenler hariç elfler yüzlerini ışıktan asla çevirmedi. Valinor’un ak kıyılarını görmeye sadece onlar layık görülmüştü. Onlara ölümsüz topraklarda(valinor) karanlığın asla içinde barınamayacağı bir hayat bahşetmişti Eru. Ama önce Orta Dünya’da tamamlamaları gereken görevleri vardı.İkinci gelen insanlar ise hırsa ve güce düşkündü. Bü yüzdende bir çoğu karanlıkta teker teker kayboldu.
Iluvatar’ın çocuklarının yaşabilmesi için Arda’yı elverişli konuma getirmek için Eru Valar’ı gönderdi. Arda’da Valinor adını verdikleri yere yerleşen Valar’ın kralı Manwe ve kraliçesi Varda başta olmak üzere Valar Eru’nun isteğini yerine getirmek için işe koyuldu. Biri hariç…
Karanlık başlangıçta da vardı…
Valar’ın içindeki tek gürültülü,kaba ve hırslı müziğe sahip olan Melkor Arda’yı karanlığa boğmak ve ona hükmetmek için en başından beri uğraşıyordu. Melkor karanlık maialarla birlikte Arda’yı karartmak için elinden geleni yaptı. Gücünün yetmediği yerde hainlik yaptı. Iluvatar’ın çocuklarını Valar’a ihanet etmesi için kışkırttı. Edain ve Eldar’ın büyük bir kısmı karanlığa aldandığında bile Valar’a sadık olanlar hep vardı. Ve onlar soylarının devamını sağladı.
Eldar’ın en sevgili ışığı “Earendil”…
Anlatılanlara göre büyük ihanet döneminde Earendil adında ki Edain soyundan biri Valinor kıyılarına ulaşıp Manwe’ye yalvarıp halkını ve onu esirgemesini istemek için batının denizlerine yelken açtı. Gerçektende Valar onu ve onun halkını esirgeyerek Orta Dünya’ya gelip Melkor’u mağlup etmiş ve onu zamanın dışındaki boşluğa göndermişti. Ancak ak kıyılar gören Earendil’in tekrar halkının yanına dönmesi mümkün değildi. Böylece Valar gökyüzüne parlak bir yıldız yerleştirerek ona Earendil adını verdi ve Earendil’in halkına yol göstermesine yardım etti. O zamandan beride Earendil Eldar halkının en sevgili ışığı olmuştur.
Numenor’un ihaneti…
Earendil soyundan gelen insan halkı için Valar ne Orta Dünya’ya ne de Valinor’a ait ama yinede Valinora daha yakın bir yerde suların arasından bir ada yükseltti ve onu donattı. Böylece Numenor halkının ihtişamlı yaşamı başlamıştı. Onlar insanların kralları soyundan geliyordu ve tüm insan halkları arasında Eldar’a en yakın olan onlardı. Ancak Numenor soyundan gelenler bile Valar tarafından kendilerine bahşedilen uzun hayat ve hediyelerle yetinmemeye başlamıştı. Karanlık Numenor topraklarına da girmişti. Sauron adındaki kötü ruhlu maianın oyunlarıyla Numenor halkı Eldar ve Valar’a yüz çevirip hırslarına ve doyumsuzluklarına yenik düşmüştü. Büyük bir afetle cezalandırılan Numenor halkından geri kalanlarda Valar’a sadık olan Amandil’in(kralların soyundan gelen) atası Earendil gibi Valinor’a yelken açmasyla kurtulmuş ancak bir daha kendisinden haber alınamamıştı.
Orta Dünya’ya dönüş…
Amandil’in oğlu Elendil ve oğulları Isildur ve Anarion’un gemileri büyük afetten sonra Orta Dünya’ya ulaşmıştı. Bir kısmı Imladris’e(ayrıkvadi) yarı elf Elrond ve Gil-Galad’ın yanına yerleşmiş bir kısmı ise orta dünyanın çeşitli yerlerinde krallıklar kurmuşlardı. Isıldur’un geisinde gelen ak ağaç,tekrar çiçek açmış ve insan ırkı Numenor döneminden kalan meziyetleriyle Orta Dünya’yı bir süre aydınlatmıştır.
Güç yüzükleri dövülüyor…
Ancak kötü ruhlu bir maia olan Sauron tamamen yok olmamıştı. Sauron Numenor yıkılmadan önce parlak ve soylu bir görüntüye bürünerek elflerin arasında dolaşmaya başlamış ve onlara güç yüzüklerini dövdürürken kendisi de gizlice Hüküm dağının ateşinde tek hükmeden yüzüğü dövmüştür. Elflerin bunu fark ettiğini anlayan Sauron 7 yüzüğü cücelere 9 yüzüğü ise hükmetmesi en kolay olan insan krallarına vermiştir.
Herşeye rağmen aradan geçen zaman boyunca Numenor’un yıkılışında parlak ve soylu görüntüsünü kaybeden Sauron Mordor’da karanlıkta güç toplamaya devam etmekteydi. İşte o anda bir daha benzeri görülmeyecek büyük ittifak oluşmuş; elfler,insanlar ve cüceler Mordor’un kapılarına dayanmış ve 7 yıl süren kuşatmadan sonra Sauron mağlup edilmiş ancak Isıldur yüzüğü yok etmediği için Sauron tamamen yok edilmemişti.
Hikayenin buradan sonrasını anlatmayacağım. Çünkü onlar yeterince anlatıldı. Sadece varoluştan yüzük savaşları dönemine kadar olan süreçlerden bahsetek ve birazda bu Tolkien tarafından yaratılan kusursuz itolojisinin gölgede kalmış kısımından bahsetmek istedim.
Basımda ve yayımda emeği geçenler hakkında birkaç söz ve öneri…
Türkiye’de serinin yayın hakkını alan 6.45 yayın evi ve 6.45 konuğundakilerin özverisiyle enteresan notlarla farklı havalar katılmış kitapları artık İthaki yayın evi basıyor bildiğim kadarıyla. Anlatım ve tasarım konusunda şahsen 6.45’i tavsiye ederim ancak İthaki’nin de “Güç Yüzüklerine Dair” ve “Silmarillion” u tek kitap halinde basarak orjinaline sadık kalasıda ayrı bir güzellik olmuş açıkcası.
Tolkien ve Fantastik edebiyat hakkında birkaç not…
Tolkien ölürken arkasında tamamlanmamış öyküler ve eksik kalmış efsaneler bırakmıştır. Oğlu Christopher Tolkien tarafından derlenip tamamlanan bazı öyküleri de olmuştur. (Hurin’in Çocukları gibi) yeniden düzenlenecek öykülerini de sabırsızlıkla bekliyoruz.
Ayrıca kaçış edebiyatı olarak yargılanan fantastik edebiyat hakkında Tolkien ustanın bir sözünü eklemek istiyorum unutmadan;
“Kendini hapiste bulduğunda dışarı çıkıp evine gitmeye çalışan bir insanın neden cezalandırılması gerekir? Yada eğer böyle yapmazsa düşünüp mahkumlar ve hapishane duvarları dışındaki konular üzerine konuşursa? Mahkum onu göremedi diye dışarıdaki dünyanın güzelliği azalmaz.”